
Sevgi Soysal
Tante Rosa
Tante Rosa – Sevgi Soysal
Tante Rosa “bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.” Aslında kadınlığın öyküsünü içinde barındırır, her kadın biraz Tante Rosa’dır. Tepeden inme yargılara başkaldıran, uygun görülen rolleri reddeden, bazen komik, bazen trajik bir karakter olan Tante Rosa, okura cesaret ve umut aşılar. Her kadının okuması gereken ve kalbinde olduğu kadar aklında da yer edinmesi gereken bir karakter Tante Rosa.

Figen Şakacı
Pala Hayriye
Pala Hayriye – Figen Şakacı
Pala Hayriye’de bu coğrafyanın kadınları olarak yine kendimizle karşılaşıyoruz. Ne kadar da bizden, ne kadar da içimizden. Kendini değil de içimizde ne varsa onu seslendiriyor Pala Hayriye; çaresizliklerimizi, isyanımızı, söylemek isteyip söyleyemediklerimizi. Pala Hayriye, bu çağın yalnızlığını anlatır. Bir uyumsuzun, kendini bu dünyaya uyduramamışın, sarsak yalnızlığını.

Louisa May Alcott
Jo March
Küçük Kadınlar – Louisa May Alcott
Edebiyat dünyasının çok sevilen karakterlerinden, kendisi de bir yazar olan Jo March’tan bahsetmeden geçemeyeceğiz. Kız kardeşlerinin arasında en asi, en meraklı ve en cesur olmasının yanı sıra zekasıyla da ön plana çıkan Jo, birçoklarına göre aslında yazarın kendi çocukluğundan ilham alarak yarattığı bir karakter. Bir kadın olarak kendi seçimlerini yapma konusunda inatçı. Ailesine ve sevdiklerine bağlılığının bireyselliğini tehdit etmesine asla izin vermiyor. Edebiyatın örnek kadın karakterlerinden biri.

Reşat Nuri Güntekin
Feride
Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
Feride, Cumhuriyet döneminin kendi ayakları üzerinde duran, haksızlığa boyun eğmeyen ve güçlü kadınlarının öncülerinden. Çocuksu bir karakter olarak karşımıza çıksa da aslında roman boyunca büyüyor, öğreniyor ve dimdik duran bir kadına dönüşüyor. Büyüyor, ancak büyürken o mücadeleci yanını hiç kaybetmiyor. Feride hiç şüphesiz Türk edebiyatının en önemli kadınlarından.

Latife Tekin
Muinar
Muinar – Latife Tekin
Muinar’ın yaşı yok, bedeni yok. Kaç bin yaşında olduğu belli olmayan bir bilge kocakarı. Bir iç ses. Herkesin ihtiyacı olan yaşsız, bedensiz, bilge bir kocakarı. Binlerce yıldır, kadından kadına dolaşıp, sadece içine girdiği kadınların iç sesi değil, tarihin erkek tahakkümünde çile çekmeye mahkûm, ezilen ve haksızlığa uğrayan bütün kadınlarının ve aynı tahakküme kurban giden doğanın sesi. Muinar, ağaçların bizden daha akıllı olduğunu ve bir gün defalarca ve defalarca katledilmelerinin öcünü alacağını söylüyor. Muinar diyor ki; kadın doğaya, doğa kadına benziyor.

Sema Kaygusuz
Leylan
Yere Düşen Dualar – Sema Kaygusuz
Leylan babasına şefkat duyarken şefkati, ondan nefret ederken de nefreti yaşatır bize. Onunla birlikte özleriz annemizi. Yazıyı ve yazılı hiçbir şeyi sevmemiş Leylan, adanın kimsenin uğramadığı kasvetli kütüphanesinde çalışır. Hayatını oluşturan tüm çelişkiler gibi. Hayatlarımızı var eden tüm çelişkiler gibi. Buna rağmen adada kumsallarda, otel odalarında, kafelerde unutulan kitaplardan bir Lodos Kitaplığı oluşturur o minik kütüphanede. Buna rağmen okuduğu tek tük kitapla tüm benliğini buluşturabilir. Edebiyat bedeninin dışında değil de Leylan’ın damarlarında akar, beyin hücrelerinin arasında dolaşır. Şu cümleleri kuracak kadar edebiyatla bütünleşmiştir hayatı:
“O halde yazıyım ben. Edebiyatın yarattığı hezeyanın ta kendisiyim. Annesinin gövdesinden zamansız dışlanmış, kendiliğinden uzayan bir cümleyim. Kendi girdabında yutulmamak için koşut çizgilerle ilerleyen sözdizimlerinde, yeniden ve yeniden ve yeniden anlatılıyorum. İmgem kendini döllüyor. Titriyorum.”

Şükran Yiğit
Filiz
Burası Radyo Şarampol – Şükran Yiğit
Kitabın ana kahramanı ve anlatıcısı Filiz sanki bir kurgu kahraman değilmiş gibi ete kemiğe bürünüyor, yanınıza oturuveriyor. 60’lı 70’li yılların Türkiyesinde doğan bir kız çocuğun yetişkin bir kadın olduğu döneme kadar olan süreci bu coğrafyanın tüm kadınlarının yaşadıklarının dile gelmiş hali gibi, o kadar sahici, o kadar doğal ve o kadar bizden.

Margaret Atwood
Offred
Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood
Offred bir distopyanın tam ortasında, kadınların artık damızlık olarak kullanıldığı sömürü sistemine yer yer hem mağlup oluşun hem de başkaldırının simgesi. Hikaye boyunca küçük direnişlerle de olsa kendine hep olduğu kişiyi hatırlatmaya çalışsa da okur her zaman hissediyor Offred’in korkularını ve telaşını. Böylece Offred oldukça gerçekçi bir kadın karakter haline geliyor.

Michael Connelly
Renée Ballard
Gece Vardiyası – Michael Connelly
Renée Ballard, ünlü ve üretken suç yazarı Michael Connelly’nin gerçek bir kadın dedektiften esinlenerek yarattığı sivri zekalı, sivri dilli, kararlı bir cinayet dedektifi ve bağlı olduğu karakolun gece vardiyasında tek dedektif olarak çalışıyor. Gündüzlerini köpeğiyle birlikte sahilde dinlenerek, gecelerini ise Los Angeles’ın karanlığıyla mücadele ederek geçiriyor. Ballard’ın mücadelesinde eşitsizlik, ayrımcılık ve haksızlık da en az kattiler, hırsızlar ve tecavüzcüler kadar somut birer düşman.