İlkin Şilan
BookTok, yani TikTok uygulamasının kitap blogger’ları tarafından yaratılmış köşesi, uzun zamandır radarımda. Özellikle Z kuşağı buradan birbirlerine kitap öneriyor, okuma deneyimlerini mizahi bir dille paylaşıyor ve hatta sevdikleri kitaplar için mini video içerikler yaratıyorlar. Öyle ki artık yayınevi pazarlama ekipleri, sponsorlu gönderiler ve profesyonel ekiplerce hazırlanmış içeriklerle bile hedef kitle üzerinde BookTok içerik üreticileri kadar büyük bir etki yaratamıyor.
BookTok içerisinde de belirli trendler var.
Yoğunluklu olarak fantastik, romantik ve gençlik edebiyatı türlerinde içerik üretiliyor. İçerik üreticileri farklı kültürlerden, cinsel yönelimlerden ve yaş gruplarından yazarları öneriyor. Aynı şekilde öne çıkarılan kitapların karakterlerinde de bu çeşitlilik görülebiliyor. Ancak kitap önerileri genel olarak fantastik ve romantik edebiyatın çevresinde dolanıyor.
Bu iki türün, daha önceki okur jenerasyonları arasında genelde geri planda kalmış olması ve hatta biraz hor görülmüş olması, BookTok’un bu türleri özellikle sahiplenmesi noktasında da oldukça ilginç. Mesela yoğunluklu olarak aşk kitapları okuyan ve ciddiye alınmayarak “gerçek edebiyat eserleri okumaya yönlendirilen” genç kızları şimdi takipçileri olan, sözü dinlenen ve trend yaratan içerik üreticileri olarak görebiliyoruz. Bu da okur dünyasında sözü dinlenen insanların demografiğini değiştiriyor.
Aynı şekilde bir diğer trend de içerik üreticilerinin yoğunluklu olarak kadın olması. Bireysel üreticilerin yanı sıra zincir ve bağımsız kitabevlerinin TikTok hesaplarının yöneticileri olarak da kadın çalışanlar ön plana çıkıyor. Bu üreticiler yaygın TikTok trendlerini (uygulama içerisinde yaygınlaşmış dans akımları, popülerleşmiş şarkılar, sesler ve diğer mizahi akımlar) BookTok trendleri ile harmanlıyor ve edebiyat odaklı içerikler yaratıyor.
BookTok sadece yeni çıkan kitaplara odaklanmıyor, kendi en çok satanlarını yaratıyor. Ziyaret ettiğiniz bir kitapçıda çok ünlü bir yazarın yeni çıkan kitabının yanında neden 2012’de çıkmış bilmediğiniz bir yazarın kitabının durduğunu merak ediyorsanız, büyük ihtimalle cevabı BookTok’tur. BookTok yeni çıkanları takip ediyor ancak içerik üreticilerini sevdikleri bir filmde bahsedilen bir kitabı okurken ve bu kitabı önerirken görebiliyoruz.
Bu kitaplar için yarattıkları içerikler popülerleşerek bir anda bahsedilen kitabı yıllar sonra en çok satanlara yeniden taşıyabiliyor. Yakın zamanda Akhilleus’un Şarkısı bu fenomenden payını aldı ve 2012’de ilk baskısını yapmış kitap 2021’de en çok satanlara girdiği gibi aynı zamanda kitapçılarda bulunamaz hale geldi. Ayrıca ilk basımı 1934’de yapılmış Cain’s Jawbone adlı polisiye puzzle-romanın yeni baskısı, @saruuuuuuugh kullanıcı isimli bir içerik üreticisinin keşfetmesi sayesinde 4 kez üst üste tükendi.
Özellikle ülkemizde potansiyeli bence küçümsenen bu platformun edebi camialara yön veriyor olması bana açıkçası çok etkileyici geliyor. Daha yaygın kitlelerce bilinen, okurların birbiriyle iletişim kurabildiği Goodreads gibi platformlara aşinalığım ve sempatim olsa da BookTok’un çok çekici bir yanı olduğunu söylemem gerek. Bu noktada Goodreads gibi platformların kullanıcılarına yeterli derecede sunamadığı çok önemli bir faktör TikTok’a ciddi bir avantaj sağlıyor.
TikTok, üst düzey algoritması ile sizin zevklerinizi anlıyor ve ilgili BookTok içerik üreticilerini düzenli olarak önünüze çıkarıyor. Aynı şekilde birçok içerik üreticisini de birbirinin önüne çıkararak fikir paylaşımını hızlandırıyor ve trendlerin çok hızlı bir şekilde yayılmasını sağlıyor. TikTok’ta zaman geçirdikçe düzenli olarak trendlerden haberdar ediliyorsunuz ve hiçbir aktif arayışa girmeden tam zevkinize uygun yüzlerce içeriğe ulaşabiliyorsunuz.
Genel olarak TikTok’un içerik üreticilerine sunduğu “kendi platformunu yaratma” imkanı, pandemi sebebiyle dünyanın karantinaya girdiği dönemde en büyük etkisini müzik dünyası üzerinde gösterdi. Belki de dünya üzerinde ilk kez ünlü müzik listeleri, TikTok platformu üzerinden popülerliğini artırmış bağımsız sanatçılar gördü. Herhangi bir müzik şirketine bağlı olmayan birçok müzisyen hiçbir pazarlama bütçesi kullanmadan sadece TikTok üzerinden kitlelere ulaştı ve kendine hayran kitlesi yarattı.
Bu trendi ve genel TikTok trendlerinin bir yolunu bulup BookTok alt kitlesine yayıldığını gözlemlediğimizde, bu platformun yazarlar için de büyük bir potansiyel taşıdığını fark etmemek elde değil. Hikayelerini ve karakterlerini ilgili hayran kitlelerine ulaştırmayı başarabilen bağımsız yazarların bir noktada kendi kitabını basabilecek imkanlara da ulaşması çok mümkün olacaktır. Hiç olmazsa yayıncıların ilgisini çekebilecek kadar seslerini duyurabilmenin bir yolunu bulurlarsa ve hikayelerine olan inancı istatistiksel verilerle kanıtlayabilirlerse (ki TikTok’un bir diğer yanı da size bu verileri sunabilmesi) o zaman ellerinde kitaplarını baskıya götürecek güçlü bir kartları olacaktır.
Bir zamanlar en çok satanlar listelerinde Wattpad yazarlarını gördüğümüz gibi yakın zamanda TikTok yazarlarını da görmememiz için hiçbir sebep yok. Wattpad yazarlarına saygı duyun veya duymayın, kendi okur kitleleri ile etkileşimleri, hikayelerini yavaş yavaş okur geri bildirimleri ile şekillendirmeleri ve okurların tamamen içine çekildiği hikayeler yaratmaları açısından eşi benzeri olmayan bir fenomen yarattıklarını kabul etmemiz gerekiyor. Aynı şeyi belki de daha güçlü görsel içeriklerle TikTok içerik üreticilerinin yapmaması için hiçbir engel yok!
BookTok’un övülmeye değer birçok yanı var ancak biraz derinlerine indikçe bazı problemleri de fark ediyorsunuz. BookTok, trendlerin çok hızlı yayılması ve benimsenmesi sebebi ile dönem dönem aynı 5-10 kitabın konuşulduğu bir platforma dönüşebiliyor. Kendinizi sıklıkla bir içerik üreticisinin popülerleşmiş içeriğinin benzerlerini veya tekrarlarını izlerken buluyorsunuz çünkü herkes bu tren kaçmadan bir yerinden tutmak istiyor. Çok hızlı değişen trendler ve aynı zamanda kısa ve çerez içerikler üzerine yoğunlaşan içerik üretim gerekleri, Goodreads gibi platformlardaki kadar derinlikli bir içgörüye veya detaylı bir eleştiriye ulaşmanızı imkansız kılıyor.
Ancak şahsi görüşüm bunların BookTok’un avantajlarını göz ardı etmek için yeterli olmadığı yönünde. BookTok, TikTok’un durdurulamaz büyümesinden nasibini alması sebebiyle hala şekillenen ve bir süre daha şekillenmeye devam edeceğini öngördüğüm bir platform. Bu nedenle içerik üreticilerinin zaman zaman içerikleri üzerinden deney yapması ve bu platformun potansiyelini test etmeleri için zamana ihtiyaçları olacaktır.
Ben de BookTok ile etkileşimlerimden kendi payımı aldım diyebilirim. Özellikle son 6 ayda BookTok üzerinden önerilen kitaplar yavaş yavaş kanıma girmeye başladı. Kendimi normalde hiç tarzım olmayan birkaç kitabı almış okurken buldum. İtiraf etmem gerekir ki hepsini sevmedim ancak bunları okumuş olmak okur olarak kendimi ve zevklerimi daha iyi tanımama yardımcı oldu.
BookTok’taki Fırtınalı Yolculuğum
Kendi yolculuğumdan da biraz bahsetmek isterim. Tabi ki BookTok sayesinde aldığım her kitabı paylaşmam mümkün olmayacak ancak benim için önemli kilometre taşı görevi gören üç kitaptan bahsetmek istiyorum.
Madeline Miller ile tanışıyorum!
Daha önce de bahsettiğim gibi BookTok ile ilk tanıştığım sıralarda dönemin en konuşulan kitabı Akhilleus’un Şarkısı’ydı. Aynı yazarın Kirke adlı romanı da bir sansasyon yaratmıştı ancak Akhilleus’un Şarkısı, BookTok içerik üreticileri üzerinde ciddi etkiler bırakmıştı.
Doğruyu söylemek gerekirse bu içerik üreticilerinin tepkisini fazla dramatik bularak “Ne olabilir bu kadar?” diye merak içinde aldım kitabı. Sonra da 2 gün gibi bir sürede gözümü kırpmadan okudum ve bitirdim. “Ağladım, güldüm, fırtınalı bir serüven geçirdim” diyemem, belki de bu cidden kendi zevklerimin çok dışında bir kitap okuduğum ve benim okuma ritüelim Z kuşağı okurlarından farklı olduğu içindir.
Kitaptan çok zevk aldım ancak asıl beni etkileyen okuduğum süreçte BookTok’un kesinlikle bu deneyimi benim için zenginleştirmesi oldu. Bu kitabı okuyan diğer insanların tepkilerini görmek, onların yarattıkları “storyboard” ve “moodboard” içerikleri ile kitabın içerisindeki dünyayı kafamda daha iyi canlandırabilmek aynı zamanda insanların teorilerini değerlendirmek benim için bu okuma deneyimini tamamen interaktif bir sürece çevirdi. Sonrasında Kirke’yi okusam da aynı tadı alamadım. Akhilleus’un Şarkısı daha iyi bir kitap olduğundan da olabilir tabi ki bu ancak ben BookTok’un yarattığı interaktif deneyimin de aradaki farkta ciddi bir etkisi olduğuna inanıyorum.
Evelyn Hugo’nun 7 Kocası ile imtihanım
Belki de BookTok’un bana ilk kazığı, Evelyn Hugo’nun 7 Kocası’ndan yeterince zevk alamamama sebep olmak oldu. Akhilleus’un Şarkısı’na çok beklentim olmadan hatta safça girdikten sonra BookTok’un önerdiği kitaplar özelindeki beklentim bir hayli yükseldi. Artık düzenli bir içerik tüketicisi olmuştum ve hem platforma hem de içeriklere aşinalığım artmıştı. İşte tam bu noktada BookTok’a karşı ciddi bir eleştirim olacak olsa bu kesinlikle bazı kitaplar özelinde yarattığı büyük beklentinin tehlikesi olurdu.
Ben Evelyn Hugo’nun 7 Kocası’nı daha elime almadan BookTok’un bende yarattığı algı yüzünden bu kitabın hayatımı değiştireceğinden emin olmuştum bile. Her sayfasında ayrı bir edebiyat mucizesi bekler oldum. Kitabı okurken hüngür hüngür ağlayanlar, şimdiden klasikler arasına sokanlar, alıntılarını dövme yaptıranlar (ve tabi ki Taylor Swift’in en son 2 albümüne ilham olduğu şeklindeki şehir efsaneleri) beni ne bekleyeceğimi bilemez halde neredeyse tedirgin etmişti. Ancak kitabı okurken fark ettim ki ben güzel bir kitap okuyor olsam da dünya dışı bir deneyim yaşamıyordum.
Sonunu tahmin edemediğimi itiraf etmem gerek ve beni oldukça da şaşırttı ancak genel olarak kitabın yavaş ilerlediği ve belki de benim romantizm anlayışıma uymamasından kaynaklı zorlama bulduğum sahneler de oldu. Ancak biliyorum ki bu kitap hayatın doğal akışında benim elime geçseydi ben bunları fark etmeyecek kadar sevecektim bu kitabı. Ancak bende yarattığı beklentiler sebebi ile kitabın her kusuruna (kusur gibi bir sözcük kullanıyor olsam da bu tamamen öznel bir yargıyı yansıtıyor) aşırı eleştirel bir gözle yaklaştım ve bu minik detaylar gözüme aşırı battı. Kitabın sonunda “değişmiş bir kadın” olarak hayatıma devam etmiyor olmama neredeyse sinirlendim. Sanırım bundan sonra da BookTok’un hayatıma soktuğu birkaç kitap daha bu kaderi istemeye istemeye paylaşmak zorunda kalacak.
Benim için tamamen yeni sulara dalıyorum: Bizimle Başladı Bizimle Bitti
BookTok yolculuğumun bundan sonraki durağı, benim için tamamen yeni bir kitap olacak. Ben okur hayatımın çok büyük bir kısmında bazı öne çıkan edebi türleri önceledim. Belli klasikleri okumaya dikkat ettim, yeni çıkan kitaplardan geri kalmamaya çalıştım, benden yaşça büyük insanların kitap önerilerini yaşıtlarımınkinden önde tuttum. Hatta yine saygı duyduğum bu okur kitlelerinin hor gördüğü türlerden kaçındım. Şimdi BookTok’un da etkisiyle hiç keşfetmediğim, hatta uzak durduğum türleri merak ederken buluyorum kendimi.
Colleen Hoover’ın Bizimle Başladı Bizimle Bitti kitabı anasayfama belki de günde 5 kez farklı içerik üreticilerinin videoları sayesinde düşüyor. Ben şu zamana kadar klasikler içinde yer almayan herhangi bir aşk kitabını elime almış değilim ve bence bu değişmeli. Sever miyim sevmez miyim bilmiyorum ancak bir okur olarak kendi okuma deneyimim içerisine sürekli farklı türleri entegre ediyor olmam benim için çok önemli. Eğer sevmiyorsam da bunun bir önyargı sebebiyle değil kendi kişisel deneyimlerim sebebiyle olmasını isterim. Bu nedenle bir sonraki BookTok kitabım Bizimle Başladı Bizimle Bitti olacak.
Türkiye’de BookTok yurtdışındaki içerik üreticileri ve tüketicileri arasında olduğu kadar olmasa da gittikçe yaygınlaşıyor. Türkiye özelinde de birçok trend Avrupa ve Amerika ile paralel ilerliyor gibi gözüküyor. İlerleyen zamanlarda Türkiye’de Türk Edebiyatı’nın TikTok’a nasıl yansıdığını görmeyi çok isterim. Hangi kitaplar ön plana çıkarılacak ve hangi kitaplar tozlu raflardan çıkarılıp en çok satanlara yükseltilecek merak etmiyor değilim. Ayrıca Türk içerik üreticileri de aynı benim gibi yabancı üreticileri sıkı takipteler ve belli kitapların Türkçe’ye çevrilmesi konusunda önemli rollere sahip olma potansiyeli taşıyorlar.
TikTok edebi içerik üretici kitlesinin yayıncılık dünyası ve okur trendleri üzerindeki etkisinin, daha önce hiçbir online platformda ulaşılamamış bir seviyede olduğu aşikar. Okurların yeni edebi türlere ilgi duymasını sağladığı gibi sevdikleri türlerdeki deneyimlerini de zenginleştiriyor. Kendi kişisel deneyimlerimin de bana gösterdiği gibi okur deneyimi üzerinde yaratabileceklerinin ise limitleri keşfedilmeye hazır.
Bakalım zaman bize neler gösterecek!