Söyleşi: Özge İpek Esen
İçinde bulunduğumuz siyasi ortam ve 14 Mayıs 2023 seçimleri, Türkiye’nin kültür yaşamının geleceği üzerinde de belirleyici olacak. ‘Kültür yaşamımızla siyasetin nasıl bir ilişkisi var, siyasi gelişmeler sanat, yazın ve kültür dünyamızı nasıl etkileyebilir’ gibi soruların yanıtını aramak için, yazın ve kültür dünyamızın önde gelen adlarına aynı 4 soruyu soruyoruz.
Tarihin Cinsiyeti, Düşünme Etiği, Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın gibi kitaplarıyla sosyal bilimlerde öncü çalışmalar yapan siyaset teorisyeni Fatmagül Berktay ile yaklaşan seçimleri ve onun kültür alanındaki etkilerini konuştuk.
Bugünün iktidarının geçtiğimiz 20 yıl boyunca uyguladığı kültür politikası sizce bizi nereye getirdi?
Son 20 yılda kültür alanının çöle dönüştürüldüğünü gördük. Çünkü giderek artan otoriterleşme ve otoriterleşmeyi kolaylaştıran bir etken olarak toplumun kutuplaştırılması ve insanların birbirlerine düşman edilmesi; kalıplaşmış ezberlerin ve bayat klişelerin, kof ama çok tehlikeli sloganların yayılmasına yol açtı. Üstelik iktidara yandaş olmayan her türlü düşünce ve sanatsal biçime uygulanan sansür ve sansür tehdidi bu duruma eşlik etti. Böyle bir ortamın yaratıcı düşüncenin ve sanatın yeşermesine yardımcı olmayacağı açık. Otoriter rejimin bütün derdi çoğulluğu bastırmak, yaratıcılığı yok etmek oldu. Kamusal alanın böylesine daraltıldığı bir dönemde bence asıl şaşırılması gereken, her şeye rağmen gene de kültür ve sanat alanında direnenlerin olması, ortaya iyi işler çıkarabilmeleri. Edebiyatta, şiirde, felsefede, tiyatroda, müzikte örneklerini görüyoruz. Bunlar ana akım mecralarda yer bulamasalar bile her türlü zorluğu aşarak topluma ulaşmayı başarabiliyorlar. Ama maalesef bunu kelle koltukta bir cesaretle yapabiliyorlar. İktidar cenahı, kendisinden olmayan her şeyi, herkesi imha etme rahatlığını kendisinde görüyor. Sonuçta, iktidarın bir kültür politikası yok, olmadı. Sadece var olan kültür varlıklarını ucube ilan etmek, üzerlerine beton dökmek, şairleri ve yazarları her yolla susturmak yoluna gitti. Sonra da “kültür alanında hegemonya kuramadık” diye ağlaştı.
Bulunduğumuz politik ortamın ve yaklaşan seçimin Türkiye’nin kültür yaşamı bakımından nasıl bir anlam ifade ettiğini düşünüyorsunuz?
Seçimler konusunda ise bir tek cümle söyleyeyim, Lord Acton’un deyişini hafifçe değiştirerek: “Her türlü iktidar yozlaştırır, sınırsız süre devam eden iktidar sınırsızca yozlaştırır.”
Bugünün siyasi iktidarının kültürel hegemonya mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cehaleti savunan (bizzat profesörlerin bunu yaptığını gördük), anti-entellektüalizmi matah bir şey gibi pazarlayan, eğitimden ve eğitimliden korkan, vasatlığı teşvik eden bir popülist zihniyet belki toplumun en geri kesimlerine hitap eder ama kültürel hegemonya yaratamaz, yaratamıyor.
Ne var ki, düşünme ve eğitim hayatına çok büyük zarar verildi; bunun feci sonuçlarını maalesef ileriki yıllarda göreceğiz. Üniversite eğitimi mahvedildi; oysa üniversite iktidara karşı hakikatin söylenebildiği yerdir. Bu niteliği ortadan kalktığı zaman, eleştirel düşünme bastırıldığı zaman toplumun tümü zarar görür. Bugün üniversitenin getirildiği yer bu açıdan çok acıklı. Üniversitelerin içi eleştirellik potansiyeli taşıyanlardan temizlendi, geride kalabilenler üzerinde de baskı uygulandı. Eleştiri potansiyeli taşıyan sosyal bilimler eğitimi itibarsızlaştırıldı. Uzun çabalar sonucunda elde edilen bir kazanım olan kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmaları neredeyse yok edildi. Otoriter popülizm bütün bunları elitizme karşı çıkmak ve toplumu cehalet perdesi ardında tutmak adına yaptı. Gene de her yerde direnenler var, onu da görmek ve hakkını vermek lazım.
Seçimlerden sonra Türkiye’nin kültür yaşamında beklediğiniz değişiklikler nelerdir?
Önümüzdeki dönemde, öncelikle üniversiteden atılanların tümüyle geri dönmesini, üniversite özerkliğinin hayata geçirilmesini bekliyorum. Kendi yüzüne hakikatin söylenmesinden korkan bir iktidarın demokratik olması mümkün değil. RTÜK’ün hemen kaldırılmasını ve icraatından da hesap sorulmasını bekliyorum. Kamusal alan açıldığı zaman, toplumun üzerinden sansür, vasatlık ve ak-kara kalıbına sıkıştırılmışlık kalktığı zaman her türlü yaratıcılığın fışkırmasını bekliyorum.
Çok teşekkür ederiz.