Kategori: İncelemeler
-
Eğlenceli ve ‘bizden’ bir dedektif romanı: Çıplak Ceset
Can Güçlü Türk suç yazınıyla karmaşık bir ilişkim var. Okumaya başladığımdan beri -Altı Üstü Kitap Podcast’in ilk bölümünde söylediğim üzere Enid Blyton kitapları çocukluğumun belirleyici yapıtlarındandı- kişisel yazınsal zevkim suç yazınının çevresinde gelişti. Türleri adlandırma konusunda duyarlı davranacaksak buna daha geniş bir ana tür olarak gerilimi ekleyebiliriz -ki Türkçede bu türlerin ve alt türlerin adlandırılmasında…
-
Soluk soluğa okunan bir destan: Devlerin Düşüşü
Can Güçlü Fall of Giants (Pan Books, 2011 ve Devlerin Düşüşü adıyla Olasılık Yayınları, 2015) kocaman bir kitap. Ken Follett’ın Yüzyıl Üçlemesi’nin ilk kitabı, bir 20. yüzyıl destanının ilk basamağı. İngiliz, Amerikalı, Alman ve Rus kökenli beş ailenin Birinci Dünya Savaşı’nın kargaşası içinde yaşadıklarını ve kavgalarını öyküleyen bin sayfalık bir roman. İngiltere’den çıkan en ünlü…
-
Evin sevgili çocuğu: Piranesi
İlkin Şilan Piranesi benim için 2022’nin ilk kitaplarından olmasına rağmen şimdiden bu yıl okuduğum en iyi kitaplar listesine üst sıralardan yerleşti bile. Uzun zamandır beni bu kadar yakalayan ve bir solukta okuduğum bir kitap olmamıştı. Resmen keyfim yerine geldi bu kitap sayesinde diyebilirim. Hikâye aslında biraz karışık başlıyor. İlk 30-40 sayfa ne olduğunu anlamakta biraz…
-
Suç yazınından suç sinemasına: Jack Reacher ve Öldüren Kumpas
Can Güçlü Jack Reacher, suç yazınının en ünlü karakterlerinden biri. 1.96 boyunda, 110 küsur kilo ağırlığında emekli bir Amerikan askeri polisi. Yaratıcısı Lee Child, gerçek adıyla James Grant. İlk Jack Reacher romanı bundan 25 yıl önce, 1997’de Putnam Adult etiketiyle yayınlandı. Reacher serisinde şimdilik 26 roman, Reacher öykülerinin toplandığı bir öykü kitabı ve henüz hiçbir…
-
Çağdaş Türk öykücülüğünden umutlu olmak için yeni bir neden: Biz İse Yalnızca Arabalardık
Can Güçlü “İçime bir ağırlık oturdu. Kayık Hüsnü’yü omuzlarından tutasım, bir bebek gibi kat kat battaniyenin içine sarasım geldi. Hüsnü’nün gözlerine bakıp, ‘Anlat, kaptan, bu halin çaresi nedir?’ diye sormak istedim. Yapamadım. Su kıyısındaki tek dut ağacının gölgesindeydik. İki adım atıp gölgeden çıktım. Çıktım ki gözlerimi yere dikmeye, Kayık Hüsnü’nün bakışlarına karşılık vermemeye bahanem olsun.”…
-
Söylenmeyen sözlerin ağırlığı: Sana Söyleyemediğim Her Şey
Celeste Ng’in Sana Söyleyemediğim Her Şey kitabında anlatılan çok buruk bir hikâye, buruk olmasının en büyük sebebi tanıdık bir hikâye olması. Temelinde bir yalnızlık sorunsalı var Sana Söyleyemediğim Her Şey’in. Yalnızlık, birçok karakter üzerinden işlendiği için oldukça katmanlı bir olguya dönüşüyor. Aslında benzer şeyler arayan insanların, söylenemeyenlerin ağırlığının altında gittikçe ezilmesi, yalnızlaşması ve kendilerini izole…
-
Daha önce okumadığınız tarzda bir distopya: Kristal Dünya
İlkin Şilan J. G. Ballard’ın Kristal Dünya’sı, bitirdiğim an sıcağı sıcağına sevdiğim bir kitap değildi. O nedenle bu yazıyı yazmak için biraz beklemiş olmama seviniyorum çünkü zihnimde demlendikçe bu kitabı takdir etmeye başladığımı hissediyorum. Özünde bir distopyayı anlatan Kristal Dünya, benim kendi okur serüvenimde yeni bir soluk oldu. Ballard, distopya konseptine sadece savaşılması gereken ve…
-
Bir yıkım ve kimsesizlik öyküsü: Son Öpüş
Can Güçlü “Kıştı. Artık tepelerde insanlar değil, eşkıyalarla beraber kurtlar hüküm sürüyordu. Kar Tercan’a kadar bütün boğazları kapamıştı. Akviran’ın meşhur karı… Kuşların sabahları ölü bulunduğu ve yalnız kurt izlerinin gözüktüğü kar.” Kenan Hulusi Koray’ın Son Öpüş’ünde (Can, 2021) varlığını bütün öykü boyunca duyduğumuz en baskın karakter, kışın kendisi. Yıkıcı bir güç olarak, görkemli bir düşman…