İster gümbür gümbür okuduğumuz bir dönemimizde, ister okumaktan uzak düştüğümüz günlerde, ister üretkenliğimizin doruğunda, ister hızlı okuyabileceğimiz bir kitabı çölde bir damla su bekler gibi aradığımız zamanlarda olalım; kısa kitaplar okurların her anında yanındadır.
Hızlı okuyup bitirilmeleri kısa kitapların artılarından yalnızca biridir, gelin bugün kısa kitapların neden okurlar için altın değerinde olduğu üzerinde duralım.
Başlamadan önce bir uyarıda bulunmalıyız: Biz, kısa kitapların yararlarını kendi bakış açımızdan sıralıyoruz. Elbette bu liste varsıllaştırılabilir ya da değiştirilebilir, her okurun özgün okurluk deneyiminde kısa kitaplar birbirinden farklı nitelikler gösterebilir. Ayrıca, yaptığımızın bir sınıflandırma girişimi olmadığını, kısa kitap okumayı temel okuma deneyimi bakımından uzun kitaplardan ayırmaya çalışmadığımızı, yani okuma deneyiminde ayrıştırıcı bir bölümleme amaçlamaktan çok, birikimsel ve bütüncül deneyimimizin bir boyutunu öne çıkarttığımızı vurgulayalım. Üstelik, bu irdelememiz, bir tür ya da teknik değil, doğrudan metin yoğunluğu temelinde gerçekleştiği için, söylediklerimiz her türden ve her tarzdan kurgu ve kurgudışı metinler için geçerli sayılabilir.
Kısa kitap dediğimiz zaman genel olarak 250-300 sayfadan kısa tüm kitaplardan söz ediyoruz. Buna öykü kitaplarını, şiir derlemelerini, romanları, kurgudışı metinleri ve daha nicesini katabiliriz. Hatta, kısa kitapların burada sıraladığımız yararlarının kısa öyküler ve hızlıca okunabilen türlü metinler için de geçerli olduğunu öne sürebiliriz.
Kısa kitapları okuyup bitirmek daha kolaydır.
Kısa kitaplar, türünden bağımsız olarak, sıklıkla daha uzun kitaplara göre daha az duygusal ve bilişsel yatırım gerektirir, başlayıp bitirmek göreli olarak daha az süre alır. Bu nedenle daha az göz korkutur ve kitap okuyabilmek için yaşamımızı düzenlememiz, örneğin işlerimize ara vermemiz ya da günümüze bir kitap sığdırmamız kısa kitap okurken daha kolaydır.
Kısa yapıtlar üzerinde daha kolay derinleşebiliriz.
İster kurgusal, ister kurgudışı olsun; kısa metinler üzerinde yoğunlaşabilmek ve okuma deneyimini derinleştirebilmek sıklıkla daha kolaydır. Yüksek tempolu ve eğlenceli bir öyküyü hızla okuyup keyifle bitirmek de, tarz bakımından daha ağırbaşlı ve sindirme gerektiren kısa bir romanı okuyup bitirip üzerine uzun uzun düşünmek de, kısa bir araştırmayı baştan sona okuyup bitirip ayrıntılı biçimde irdelemek ve notlar çıkartmak da daha az zahmetlidir. Ancak burası, ayrıksı örneklerin ortaya çıkmasına çok uygun bir alan; çünkü bazı oldukça ağır metinler yalnızca sayfa sayısı çok olmadığı için bir anda kolaylaşıvermez, bu nedenle bazı yapıtlardan kolay bir okuma deneyimi bekleyip tersköşeye yatmak da olasıdır. Okunabilirliğin yalnızca metin yoğunluğuna bağlı olmadığının bir göstergesidir bu da.
Kısa kitapları bitirmek okuma temposunu artırır.
Bizi heyecanlandıran tür ve tarzda kısa kitapları okuyup bitirmek, hem başka kısa kitaplar, hem de daha uzun yapıtlar okuma isteğini ve gücünü artırır. Kitabın son sayfasını çevirip kapağı kapattıktan sonra insanın içinde anlık bir ‘sıradaki serüvene atılma’ gücü belirir; bu güç ve isteği iyi değerlendirerek okuma temposunu tutarlı biçimde artırmak olası ve olanaklıdır. Bunu, okuma kasını çalıştırıp güçlendirmek olarak da değerlendirebiliriz. Bu bağlamda kısa kitaplar okumak, bir tür okuma antrenmanı sayılabilir.
Kısa kitaplar okumak, tattığımız tarz ve türlerde çeşitliliği artırır.
Kısa yapıtların öne çıktığı alanların en önemlilerinden biri, okura çeşitlilik bakımından sunduğu olanaktır. Kısa yapıtlar okuduğumuz bir dönemimizde, okumanın kendine özgü doğasından ve yoğunlaşmış bir zihin etkinliği niteliğinden ödün vermeksizin; kah meraklandığımız bir konuda bir kurgudışı yapıt, kah bir klasik, kah bir öykü derlemesi okuyabilir, merak ettiğimiz türlere, tarzlara ve yazarlara daha kolay ve şevkle yönelebiliriz. İlgilendiğimiz konular üzerine okumamız kolaylaşır, zaman ve enerji kaygılarıyla tatmaya çekindiğimiz türleri tatma olanağımız olur.
Kısa kitaplar iyi bir ara duraktır.
Uzun yapıtlar, büyük öyküler, yüksek duygusal yatırım gerektiren kitaplar ve belki başka kültürel yapıtlar arasında, insanın bazen soluklanmaya ve yeniden başlamaya gereksinimi olur. Kısa kitaplar, özellikle saydığımız diğer yararları bakımından, uzun okuma yolculuklarımızda iyi birer ara durak sayılabilir. Bazı kısa kitapları, öncesinde okuduklarımızı daha iyi sindirmemize yardımcı olacak, sonra okuyacaklarımıza bizi daha iyi hazırlayacak bir tür damak temizleyici olarak da niteleyebiliriz.
Pek çok kısa kitabın kendine özgü bir vuruculuğu vardır.
Az sözcükle çok etki yaratacak biçimde yazılmış pek çok kısa kitap sayabiliriz. Bunun nedeni, yazınsal niteliğin sözcük sayısı azaldıkça yoğunlaşıp daha iyi tat vermesi değil; kısa kitapların pek çok kez belirli bir öyküyü vurucu biçimde anlatıp tamamlamak üzere kısa tutulmasıdır. Bu nedenle bazı kısa kitaplar kendine özgü bir vuruculuk taşır, bize yoğun bir yazınsal doyum yaşatır.
Her türden ve tarzdan kısa kitaplar, iyi seçilirse; okuma deneyimimizi güçlendirebilir, bize özgün deneyimler sunabilir, okuma kaslarımızı güçlendirebilir ve bize önemli bir doyum sağlayabilir. Kısa kitaplar okuma deneyimimizin çok önemli bir parçasıdır. Tıpkı uzun kitaplar, her tür ve tarzdan güzel metinler gibi, kısa kitaplar da iyi ki var!