İlginç bir denge üzerinde başarıyla duran bir gerilim romanı: Yetim X

Can Güçlü

Gregg Hurwitz’in Orphan X‘i (Minotaur Books, 2016 ve Yetim X adıyla Pegasus Yayınları, 2020) gerilim yazını çevrelerinde çok konuşulan, adı türün büyük yapıtlarının yanında anılan bir kitap. Kitaba biz de Amazon’un Jack Reacher dizisini izledikten sonra okuyacak kitap arayan okurlara öneriler sıraladığımız listede yer vermiştik.

Uzun süredir okuma listemde olan bu kitapla ilgili yazmak istedim, çünkü ilginç bir kitap. İlginçliği, yazım tarzı, tekniği ya da örneğin karakterlerinden değil; aslında çok ucuz olabilecek bir ana karakter ve konunun, okurun ilgisini çekecek ve yazınsal tattan da ödün vermeyebilecek bir denge içinde yazılmış olmasından ileri geliyor.

Orphan X, Amerikan askeri gerilim romanlarında görmeye alıştığımız klişelerden önemli ölçüde yararlanıyor. Ana karakter Evan Smoak bir özel harekatçı, Amerikan hükümetinin yetim çocukları iyi yetişmiş özel harekatçılara dönüştürmeyi amaçlayan gizli bir programı kapsamında eğitilmiş, hükümet adına tüm dünyada suikastlar gerçekleştirdikten sonra o taraklardan bezini çekip zor durumdaki insanlara yardım etmeye yönelmiş. Bunun iyi bir örneğini henüz kitabın başında görüyoruz: Evan Smoak, kitabın ilk bölümlerinde tacize uğrayan bir kız çocuğunu korumak için tacizcisini sessiz sedasız ortadan kaldırıyor.

Çalışma yöntemi aslında çok basit: Özel bir telefon numarası var, yardım ettiği kişiye tıpkı kendisi gibi yardıma gereksinim duyan tek bir kişiyi bulup bu telefon numarasını vermesini söylüyor, böylece yardım etmiş olduğu kişi bir sonraki kişiye kefil olmuş, Evan Smoak da yardım edeceği kişileri bir zincir biçiminde bulmuş oluyor. Bu eylemleri yürütürken tam olarak hangi finansal güce dayandığı ayrıntısı, birtakım başka ayrıntılar gibi, pek önemsenmiyor kitapta.

Ana karakterin adını taşıyan ve aslında en azından başlangıçta tek boyutlu sayılabilecek bir kurgu üzerinde oturan bir kitap, tabii öncelikle sağlam bir ana karakter barındırmak durumunda. Eğer son 10-20 yılın Amerikan askeri gerilim kitaplarına bakarsanız bu saydığım özellikleri taşıyan bir yığın kitap bulabilirsiniz. Dolayısıyla böyle bir karakter ve böyle bir konu, aslında yazar Gregg Hurwitz için riskli bir seçim olmuş, çünkü benzerleri arasından sıyrılıp yaygın topluluklarca okunmak bir ölçüde pazarlama gücüne, bir ölçüde şansa, belki daha küçük bir ölçüde de yazınsal niteliğe bağlı.

Buna karşın, Orphan X tutmuş. İlk kitabın 2016’da yayınlanmasının ardından sonuncusu 2022’de olmak üzere yedi kitap daha yayınlanmış, 2023’te yayınlanacak kitabın adı, konusu ve kapağı da şimdiden belli.

Orphan X’in herhangi türlü bir başyapıt olmadığını, gerilim türünün çok daha vurucu yapıtlar çıkarttığını belirteyim. Buna karşın, karakteri, karakterin adını ve konuyu düşündüğümüzde oldukça ucuz bir gerilim kitabı olabilecekken neden ve nasıl okunmaya değer bir kitap olduğuna da değinmek gerekiyor.

Hurwitz’in dilinde, tekniğinde, diyaloglarında, çatışma sahnelerinde büyüleyici ve başka yazarlarda görülmemiş pek bir şey yok. Buna karşın hem yazım tarzı, hem de anlattığı öykü oldukça odaklı. Kısa tutmaya özen gösterdiği bölümlerde konuyu dağıtmıyor, tümcelerini ve olay örgüsünü kolay izlenebilir ölçekte tutuyor. Bunun zorlama olmadığını, yazma sürecini de yansıtan doğal bir durum olduğunu anlamak güç değil, belli ki kendisi de Orphan X adında bir özel harekatçının öyküsünü yazmaya ciddi hevesle yaklaşmış ve karakterini sevmiş. Buna akıcı, okura içten gelen bir yazım tarzını ve olay örgüsünde ucuzluktan kurtulmayı -bazen kılpayı da olsa- büyük ölçüde başarmış bir kurguyu eklediğiniz zaman kitabın riskli ama ilgi çekici bir denge içinde benzerlerinden nasıl ayrıldığını anlıyorsunuz.

Yüksek tempolu bir gerilim romanı olarak Orphan X önemli çatışma sahneleri barındırıyor, eğer aradığınız şey buysa doyurucu olacağını öne sürebilirim. Buna karşın çatışma sahnelerinin yazımında özel bir yazınsal parıltı bulamadığımı, hatta bunları izlemekte yer yer güçlük çektiğimi de belirtmeden geçemem.

Belki başka bir zamanda, başka koşullar altında okusaydım kitap üzerine söyleyecek pek bir sözüm olmayabilirdi. Ancak hiç kitap okuyamadığım, kafamın türlü yoğunluklarla dolu olduğu ve kitaplardan istemsizce uzak kaldığım bir dönemde başladım Orphan X’e, ve bana oldukça keyifli bir okuma deneyimi yaşattı. Gerilim yazınından, suç romanlarından neden keyif aldığımı da böylece anımsamış oldum, çünkü başka türlerde, başka yapıtlarda bulamadığım bir yaşam sevincini bu kitaplarda bulabiliyorum.

Durum buyken ben seriyi okumayı sürdüreceğim, ikinci kitaba başladım bile. Okuma felci geçirdiğim dönemlerde okumam gerektiğine inandığım, hatta okumayı özel olarak istediğim kitapları değil, rahat okuyup keyif alabileceğim kitapları öncelemek bana iyi geliyor ve okuma ritmimi düzenliyor çünkü.

Okumalı mısınız?

Eğer türün düşkünüyseniz, artık ciddi bir seri olup çıkmış Orphan X’e bir göz atmakta yarar görebilirsiniz. Okuyacak hızlı, eğlenceli ve keyifli bir şey arıyor ve gerilimden hoşlanıyorsanız kitap sizin de işinizi görecektir. Ancak türe yabancıysanız ve kitap sizin özel olarak ilginizi çekmediyse şimdilik okumanız için özel bir neden de bulunmuyor.   

Blog at WordPress.com.