2021’de Okuduğum En İyi Üç Kitap / İlkin Şilan

Talebe – Tara Westover


Talebe – Tara Westover

Talebe, 2021 yılında okuduğum en iyi kitaptı, hatta uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Yazarın otobiyografisi olan bu kitap, Mormon bir ailede paranoyak kaygılarla ailesini gittikçe gerçek hayattan koparan bir babayla büyümeyi ve yavaş yavaş kendi gerçekliğini bulmayı anlatıyor. Tara’nın kendi dünyasının sınırlarını zorlayarak yaşadığı küçük evden okyanus ötesine kadar giden yolculuğu gerçekten inanılmaz. Bu değişim doğuştan veya bir günde bulduğu bir kitapla mucizevi bir şekilde olmuyor. Bir insanın bildiği her şeyi sorgulamak zorunda kalması, yeri geldiğinde tek başına ailesini geride bırakması ve hayatının doğal akışında hep var olmuş birçok şeyi en baştan öğrenmesi o kadar ilginçti ki. Yazar aynı zamanda bunu tarafsız bir şekilde anlatıyor. Kimseye kızamıyor, taraf seçemiyorsunuz; zaten yazarın amacı da ailesine acımamızı ya da kızmamızı sağlamak değil. Sadece bir gerçekliği yalın bir şekilde anlatmak istiyor. Bunu da çok başarılı şekilde yapıyor.

Sütçü – Anna Burns

Sütçü – Anna Burns

Sütçü, 2021 yılında okuduğum ve dilini en sevdiğim kitaptı. Bu kitapta anlatılan şeyler aslında o kadar trajik ki… Ama bu trajedi asla kitabın merkezinde değil. Bu bir dram romanı değil, yazar asla sizin karakterlere uzaktan bakarak, “Ah canım!” deyip biraz üzülerek olaydan yakanızı kurtarmanıza izin vermiyor. Aktif olarak olanlara tanık olmanız, merak etmeniz, absürtlükleri sorgulamanız ve odada olmanız gerekiyor. Bazen gülmemem gereken yerlerde kendimi gülmekten alamadığımı fark ettim, ki aslında bu his de yanlışlıkla yaratılmamış diye düşünüyorum. Bu da hikâyenin tamamlayıcısı. Bu kadar zekice yazılmış çok az kitap okuduğumu düşünüyorum. Kesinlikle bu yazarı okumaya devam edeceğim.

Akhilleus’un Şarkısı – Madeline Miller

Akhilleus’un Şarkısı – Madeline Miller

Bu yazarın seveni de çok, abartılmış olduğunu düşüneni de. Bana sorarsanız Akhilleus’un Şarkısı çok güzel bir aşk ve büyüme öyküsü. Mitoloji ile çok arası olmayanları bile zorlamayacak açıklıkta bir anlatımı var. Tabi Akhilleus’un daha önceki hikayelerde anlatılan savaşçı yanından çok aşk çocuğu yanını gördüğümüz için de insanı bir şaşırtıyor. Ben kendimi Patroklus ve Akhilleus’un aşk öyküsüne kaptırdığım için okudum. Ve evet sevgili okurlar, tabi ki ben de ağladım ki kitaplarda genelde ağlayan biri değilimdir. Biraz üzülmeye açığım, beni çok zorlamasın, su gibi aksın günü kurtarsın derseniz bence okuyabileceğiniz bir kitap.

Blog at WordPress.com.